Öğrencilikten İş Hayatına Geçiş
Mezun olmadan önce aslında öyle çok şey düşündüm ki, bu düşündüklerim arasında en fazla yer sahibi olan sanırım ‘mezun olduktan sonra ne olacak ?’ sorusu olsa gerek. Besni’den ortaokuldayken ayrılıp lise için Adıyaman merkeze gitmem ve orada başlayan, aileden ayrı yaşama olayı. Düşünüyorum da, o ilk aileyle kalacağın yere gidişin, kapıdan geçişin, eşyaları odana taşıyışın, akşam olması ve arabayla birlikte ailenin uzaklara gidişi, akşam uyuyamayışım, ağlayışım, sürekli eve gitme isteği … derken öyle çok şey sıralayabilirim ki sana blog. Hiç alışamayacağım zannetmiştim bu aileden uzak yaşayışa ama zaman …
Temmuz 2012 ve İbrahim üniversiteden de mezun oluyor. Lise hayatım ile başlayan yurt hayatım üniversite yaşamım boyunca da devam etti. Hani her üniversiteyi kazanan öğrencinin hayalinde; eve çıkmak, istediği saatte eve girmek, gezmek gibi düşüncelerle daha da bi’ can atarak gitse de açıkcası bende bunlar olmadı. Lisede de yurtta kaldığımdan mıdır bilmiyorum ama babamın ‘bak öğrenci evine ( ev olduğuna bakmayın yurt aslında ki oraya girebilmek için yaklaşık 1.500 TL gibi bir hava parası ödemek gerekiyordu ) girersen eve çıkamazsın’ sözüne cevabım tamam ben öğrenci evlerine girmek istiyorum oldu. Ardından yine hazırlıklar başladı, bavulların alınması, eşyaların ayarlanması derken; Adıyaman gibi değil, büyük ve çok aşina olmadığım bir şehire gidecektim. Ailem beni kayıda getirmediler, yine yalnız otobüsüme bindim AŞTİ’de indim ve sonrasında da halamın kocası ile hayatımda ilk defa üniversite göremenin heyecanı ile girdim kapılardan. Hani ilk paragrafta anlatmıştım da eşyaları arabadan indirme, odana gidiş … diye. O yine değişmedi biliyor musun ? Kapıdan araba ile üniversite sınırlarına girdikten sonra yine unutmayacağım o an başladı … Mezun oluyorum dedim ya, Hacettepe Fizik Öğretmenliği üniversite tarafından alınan kararla 6 yıl kadar eğitim süresi vardı ki zaten bunun 1 yılı hazırlık süreci. Aslında geçen 6 yıl boyunca neler oldu neler anlatmak isterdim ama emin olun ne buna bu blog yetmez ne de sizin okuyacak haliniz kalır demek sanırım yalnış olmaz. Dile kolay 6 koca yıl. Öyle zamanlar oldu ki, bölümüm gereği dersten çıkar çıkmaz kütüphaneye gider gece geç saatlere kadar ders çalışırdım. Gerek derslerimin hafiflemesi, gerekse 3. sınıfa geçtiğimden midir bilinmez ama, o saatlerce ders çalışmalar artık yerini, ‘ee, mezun olduktan sonra ne olacak ?’ sorusuna bırakmaya başladı. Daha 2 yılım kalmıştı ve çevrem kadar güllük gülistanlık değildi her şey. Yukarıda bahsetmiştim ya, karambole geldi kazanmam diye, amacım sadece bölümü bitirip diplomayı almak haline gelecekti. Evet, o yaz oturup 1 gün içerisinde gelecek adına nerede olmak istediğimi sordum ve o sorunun cevabı ‘öğretmenlik yapnak’ olmayınca adım adım hayatı değiştirme planları devreye girdi. Artık sadece dersleri geçeceğim kadarı ile çalışıyor, final zamanları sabahtan 10 dakikalığına bakıp girdiğim sınavlar bile oluyordu. Zaman geçti ve Temmuz 2012 oldu. Üniversite hayatı bitmişti bitmesine de, şimdi de o 6 yıl boyunca kaldığım yurdumdan ayrılması nasıl olacaktı peki ? Orada kaldığım süre zarfında aslında bu an’ı öyle çok düşündüm ki. Acaba ağlayacak mıydım, arkadaşlarımı bırakmak o kadar kolay olacak mıydı derken; her yıl tadilata girmesi beklenen koca blok artık tadilata girdi. Apar topar işe yarar eşyalarla başka bloğa taşınırken diğer eşyalar da tadilat boyunca odadaki dolaplarda kilitli kalacaktı. Sonrasında da taş amfi’de mezuniyet ile birlikte kep atmam ve yine aynı şekilde apar topar eşyalarımı yeni tuttuğumuz eve taşıdık. O acaba ne olacak sorusu cevap buldu, nasıl hissettim ne oldu ne bitti açıkcası ben bile anlamadım. Üzerinden yaklaşık 3 ay geçti ve daha yeni yeni gerek önceki öğrencilik hayatıma gerekse sonrası iş hayatına alışma süreci beni bekliyor. Zor mu olacak kolay mı olacak bilmiyorum ama, zaman geçiyor.