Film İzlenimim: “Kötü Kedi Şerafettin (2016)”
Üniversite zamanları haftada 2-3 kere sinemaya giderken artık ayda - iki ayda bir sinemaya gider oldum. Sinemia’ya üye olarak bu durumun üstesinden gelme planlarım var. Bilgisayardaki film arşivi her geçen gün büyüyor büyümesine de oturup da TV karşısına izleyemiyorum. Yılların arşivci zihniyeti 2016 yılında da benimle anlayacağınız :) Neyse işte bu durumu ortadan kaldırmak için haftada “en az” bir günümü sinemaya ayırmaya karar verdim. Dün dörtlüleri açık unutmamla arabanın aküsünün boşalması, vurdurma derken ( Evren’e Mustafa’ya tişikkirlir ) baya atraksyonlu bi’ Cuma geçirmeye başlamışken sinemaya gitmek istedim. Filmlere baktığımda Kötü Kedi Şerafettin’i görünce neden olmasın dedim… İçgüdüsel olarak mı yoksa Cinemaximum hakkında olumsuz o kadar çok yazılıp çizilmesinden mi bilmiyorum ama Kentpark Prestige’e gideyim dedim… Biraz sonra spoiler yazısını okuyacaksınız, okumadan önce her ne kadar ortalama bir şey olsa da sırf “animasyon” kalitesi için, destek için, örneği bulunmadığı ve desteklenmesi gerektiği için gidilmesi gereken bi’ film. IMDB puanımı o yüzden biraz torpilli veriyorum: 7/10. DİKKAT: Yazının bundan sonraki kısmını spoiler içerebilir. Baştan şunu söylüyorum, abi bu animasyon olmuş ya. Hani eğer Anima İstanbul filmi başkasına yaptırmayıp kendi yaptıysa gerçekten mükemmel iş çıkarmışlar. Yabancı bi’ film kalitesindeydi neredeyse. İstanbul’u tam bilmesem de sanki taksim meydanı falan da 3D olarak sağlam modellenmiş gibiydi. Gerçekten ayakta alkışlamak gerekiyor. Aslında sırf bunu merak ettiğim için de gittim, çaktırmayın. Seslere gelince sanki Şerafettin’in sesi olmamış gibiydi ya, ne bileyim bi’ uyduramadım sesi ona. Daha sert, içten bi’ ses daha iyi olurdu gibi geliyordu. Filmde bayağı bayağı küfür fardı, hani +18 yaş ibaresi var mıydı bilmiyorum ama çocuklarla gitmek biraz sıkıntılı olabilir. Hani küfürlerin yanında ince - açık espriler de vardı. Sinema salonundaki çocukların bu küfürlere veya sahnelere katıla katıla gülmeleri de beni düşündürdü. Abi Besni’de çok mu saftım lan ben :D Kısa notlara gelecek olursam:
- Filmin ilk yarısı eğlenceliyken, ikinci yarısı dramatik geçti gibi.
- Zombi karakterin zırt pırt ortaya çıkması kabak tadı vermeye başlamıştı. Zombi karakteri Bülent Üstün müydü?
- Küfür fazlaydı ama Şero’yu şero yapan da bu değil miydi?
- Siyasi esprilerin yer aldığı sahneler de yok değildi: “sıfırlayalım abi!”