Ankilozan Spondilit Hakkında Tecrübelerim v2
Önceki yazıma baktım da, aradan geçen 1.5 yıl sonrasında ne oldu ne bitti bahsetmek lazım aslında. Çalıştığım sektör sebebiyle sabah 9 - akşam 6 mesai füryası ve sürekli bilgisayar başındayım. 1.5 yıl öncesine kadar günde 2 tane Salazopyrin Tab kullanırken şimdi 6 tane kullanır oldum. Üzerine de haftada bi’ kez olmak üzere 4 tane Metotreksat alır duruma geldim. Mazun olmadan önce askerlik işlemlerimi tamamlamak üzere tekrardan kontrole gitmeyi ve herhangi bir şekilde muaf olup olamayacağımı araştırmaya başladım. Hacettepe Üniversitesi Hastanesi’nde tanı konduktan sonra hastalık başlangıç seviyesinde olduğundan açıkcası ilaçlarla durumu götürebileceğimi zannediyordum, öyle de oldu, ilaçlar sonrasında ayak ağrım kalmamıştı ama bilgisayar kullanma alışkanlığım yüzünden içten içe ilerledi ki zaten biliyorsunuzdur, ne kadar az hareket ederseniz o kadar hızlı ilerler durumda. Arada yüzmeye giderdim, onu da bırakmıştım. Gerek üniversite mezuniyeti gerekse okul hayatından sonra reel hayata atılmak. Garip bi’ duygu / telaş hep. Konu fazla dağılmadan, arkadaşım Aras Al ‘ın dayısı nedeniyle Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gidip tekrardan kontrollerime başladım. O süreç içerisinde de hem mezuniyet, hem de yeni iş hayatıma alışmak derken aşırı yoğun geçiyordu günler. Sonrasında da her ay düzenli kontroller ve hastalık durumu derken bugüne ( 29.12.2012 ) geldik. Hastalığın ne derecede ilerlediğini kontrol etmek için doktor, bi’ film çekelim bakalım ne durumda diye elime kağıt tutuşturdu. Kağıdın üzerinde Manyetik Rezonans İstek formu yazıyordu yazmasına da, ben hani o bölüme bağlı bi’ şey diyerekten çok da dikkat etmedim. Randevu alınacakmış da, yanında ilaç getirecekmişiz de yok bilmem ne. Ben de ne oluyoruz diye gram düşünmedim. Sonra ne mi oldu, saat 14.00 ‘da randevuma gittim, evet Cumartesi Cumartesi. İçeriye baktığımda hani o herkesin korktuğu, garip ses çıkaran alet yok mu, onu görünce tak etti.
Ortam, Misty Mountains dinlemelik. — Ibrahim Nergiz (@phyesix) December 29, 2012[//platform.twitter.com/widgets.js](//platform.twitter.com/widgets.js)Üzerimi çıkar derken, aletin içine doğru girmeye başladım. Neden o aletteydim, ne oluyordu hiçbi fikrim yoktu. Ardından garip sesler gelmeye başladı, alet çalıştı, bir yandan hava geliyor vs vs ... Baş kısmım allahtan açık, hani gözlüğüm yok ama en azından görebildiğim kadarıyla güllük gülistanlık her şey. Sesler kesildi, tam çıkacakken, bi' saniye ilaç vereceğiz, kıpırdamayın diye ikinci ayağı başlattılar. Tekrardan çalışmaya başladı alet ve o an geldi. Bi' anda mideme bir şey olmuş, kusacak gibi oldum, kalbim hızla çarpmaya başladı. Hareket edeceğim ama etmeye de korkuyorum, kusasım geldi gelecek, çok garipti çok ... acaba normal mi yoksa anarmal bi' durum mu diye düşünürken ... **Korktum**, **hem de çok**, uzun zamandır böyle olmamıştım. Herkesin bi' tanıdığı var ama benim yok, içeride neler düşündüm neler ...
Bazen öyle çok küfretmek istiyorum ki, anlatamam. Daha neler göreceğiz ... — Ibrahim Nergiz (@phyesix) December 29, 2012Hani derler ya, " bir musibet bin nasihattan iyidir " diye ... Bu hafta ne mi yapacağım ? Kentpark'daki o spor salonuna gidiyorum, sonra haftada 3 kez havuza gidiyorum. O kadar.